Öğretmenler Odası

Mehmet Sindel - Wednesday, January 15, 2025
Image

Bunca süredir izleyememiş olmam benim ayıbımdır.

İlker Çatak’ın “Öğretmenler Odası “ filmi her tür övgüyü hakediyor.

Filmin baskıya ve sıkışmışlığa ve çirkinliğe dair meselesini şiir gibi aktaran kadrajları ve sinematografiyi , ve kahramanın ruhunun sesini kulaklarımıza üfleyen müziği hemen baştan ayakta alkışlıyorum.

Elbette bir mikrokozmos var karşımızda.

Hem okul , hem de bizatihi o oda Almanya’nın ta kendisi.

Artık çok kültürlü ama her zamanki gibi vahşi Almanya.

Ve o odaya , karakteri ensesinden takip eden , bizi o dünyaya onun gözlerinden bakmaya davet eden “empati “ kamerasıyla bakıyoruz.

Zira The White Ribbon’ın “Eva”sı Leonie Benesch’in tüyler ürpertici bir performansla canlandırdığı Carla Nowak karakteri, bu berbat dünyada varolan tek saf karakter.

Özellikle kullandığım saf sözcüğünün , hele hele tarihsel bağlamda Alman toplumu için daha da belirgin olan üç farklı tanımı olduğunu atlamayalım.

Saf : Ari .. yani ırkçılık anlamında

Saf : Naif..neredeyse aptal anlamında

ve nihayet saf : Temiz , kirlenmemiş anlamında..

İşta Carla bunca ırkçılığın ve aptallığın ortasında temiz ve kirlenmemiş kalabiliyor.

Ve bunu tüm örüntüleri çözümleyebilen, anlayan zekası ve haksızlıklara karşı suskun kalmayan dirayeti ile , - hadi söyleyeyim ki - onlara “rağmen “ yapabiliyor.

Zira bir Matematik hocası olarak, hem de rubik küp metaforuyla tüm analitik zekasıyla “logos” un...

Ne zaman birisi linç edilmeye kalksa , - ki buna kendisi de dahil- , buna en sakin ama kararlı biçimde karşı çıkmasıyla “ethos” un..

Ve kendisine saldıran, kaşını yaran, bilgisayarını nehre fırlatıp atan öğrencisine merhametle sahip çıkarak “pathos” un vücut bulmuş hali.

Ne suçu hasıraltı ediyor.

Ne yargısız infaz yapıyor

Ne suçluyor, ne de susuyor.

Bir matematikçi filozof olan Bertrand Russel’ı , Maurice Merleau-Ponty’nin fenomenolojisine bağlayan zarif ve haysiyetli bir hat “Carla Nowak “

"Üç tutku yönlendirdi hayatımı. Sevgi açlığı , bilgi arayışı ve başkalarının acılarına yönelik dayanılmaz bir merhamet. Aşk ve bilgi göklere yükseltti ama merhamet her seferinde çekip yere indirdi beni " Bertrand Russell ‘ın matematik sınıfındaki temsilcisi...

Cimnastik salonunda bedenler üzerinden bağ kurarken de Merleau Ponty’nin

Filmde doludizgin at koşturuyor sevgisizlik, ahlaksızlık, riya, ırkçılık, yalancılık, öfke, sınıfsal baskı, umarsızlık.

Hırsızlık.

Ve kahramanlar çağı biteli çok olmuşken ,

İşte “Carla Nowak “ o kahraman.

ve artık lanet olsun ki ihtiyacımız olan yeni kahramanlarken...

O öğretmenler odasında , o okulda, Almanya’da ,Avrupa’da...

Ve tüm kara parçalarında.

Afrika dahil.

İhtiyacımız olan o kahraman “Carla Nowak “

Ve elbette bir “ öteki” Carla Nowak.

Hem bir kadın

Hem bir Polonyalı

Hem de okula yeni geldiği için “müttefiksiz.”

Ama kötülüğe karşı yılmaz savaşında hiçbir kimliğinin arkasına sığınmayan,

sadece aklı , vicdanı ve haysiyetiyle savaşan bir süper kahraman.

İşte o nedenle “süper “ kahraman.

Bunca kötülüğe karşı hisssettiği , gözlerinde her an gördüğümüz o haklı ve kabullenememenin şaşkın ve dehşete kapılmış öfkesini , her şeye rağmen zekasıyla süsleyip, merhametiyle servis ediyor tüm insanlığa.

Ve her geçen dakika Oğuz Atay’ın Günlük’üne başlarken yazdığı gibi

“Canım insanlar ! Sonunda bana bunu da yaptınız “ diye saldırırken Carla Nowak’a ;

biz ona “Yeter artık bırak kaç oradan “ diye bağırırken,

o kaçmıyor ve hep doğru olanı yapıyor.

Ve bu doğru olma edimini ne bir menfaat beklentisiyle, ne de bir ceza korkusuyla yapıyor.

Doğru olanı , doğru olduğu için yaparak gidip bir de Immanuel Kant’ı kucaklıyor sevgiyle.

Ve film boyunca bizim attığımız, onun da atmasını istediğimiz çığlığı bile gidip ona o çığlığı attıran vicdansızların en affedilebilir olanlarıyla, öğrencileriyle birlike atıyor.

Çığlık çığlığa ayakta alkışlıyorum İlker Çatak’ı.

Sadece sinemanın değil.

Bize 21.yüzyılın gerçek süperkahramanını ..

Carla Nowak’ı hediye ettiği için

Gözyaşlarımız , Carla’nın akıtmadığı gözyaşlarıdır.

Ve İlker kardeşimi alkışlarken sevgiyle akıttıklarımdır.