Emin Alper - Tepenin Ardı

Mehmet Sindel - Sunday, July 21, 2024
Image

Emin Alper - Tepenin Ardı




Emin Alper’in iyi sinema yapmak için para değil, akıl ve yürek gerektiğini dosta düşmana kanıtladığı harika ilk filmi..

Sadece 35 yaşındayken kaybettiğimiz dostu Seyfi Teoman’a adadığı “Tepenin Ardı“...

İsminin aksine filmdeki herkes sürekli bayır aşağı gider. “Kızkardeşler“ de yokuş aşağı giden bir arabanın içinde ağlayan bir kız çocuğu ile açılır. Hatta araba yukarı giderken bile biz arkadan, yine yokuş aşağı bakarız. Memleket hep böyle bayır aşağı gider. Meselesi olan bir yönetmendir, ve meselesi olan filmler yapar Emin Alper.

Ortam çoraktır. Dağlıktır. İçinden askerler geçer, ve ağalık benzeri mülkiyet ilişkileri hala geçerlidir. Bir memleket alegorisi gibi. İnsana ve aradaki bağlara dair bu çoraklaşmayı doğa üzerinden nefis anlatır Emin Alper.

Kız kardeşler de çorak ve kayalık bir yolculukla açılır.

Çoraklaşma sevdiği ve seçtiği bir metafordur. Belli ki bu çorak coğrafya ile yakın bir ilişkisi vardır. Öfke, nefret ve şiddetle parçalanan fidanlarla başlar film. Hem de point of view kamerayla bunu yapanla özdeşleşiriz. Ki sonra bunun Mehmet karakterinin bastırılmış sınıfsal öfkesi olduğunu görürüz.

Dünyaya soldan bakan biridir Emin Alper. Ancak bırakın halk dalkavukluğunu, halka dair en sert ve gerçekçi eleştiriler getiren yönetmen de belki de odur.

İlk filminin ilk karakterini gördüğümüzde herifin elinde silah vardır. Abluka’da Ahmet silahın gölgesinde yaşar. Son filminin son planında heriflerin elinde yine silah vardır. Tezer Özlü’nün artık zikredildiğinde insanın başını belaya sokan o meşhur lafı gelir aklımıza...“Burası bizim değil.....” diye başlayan.


Oldukça düşük bir bütçe ile çekilmiş olmasına rağmen filmin ses evreni çok zengin ve kuvvetli.

Bu özellikle özen gösterdiği bir alandır yönetmenin. “Kızkardeşler”i dışarıda bırakırsak erkek karakterlerin çok baskın olduğu bir sineması vardır sanki. Öte yandan ilk kadın karakterinin adı, saflık ve temizliğin simgesi Meryem, ki filmdeki erkekler sürekli onu “kirletmek “ ister. Abluka’da Kadir’in gözü hep Meral’dedir., ki Meral de (Maral,Dişi Geyik ) anlamlı bir isim ) .Kızkardeşler’de de bir Meral karakteri, hatta dişi geyik olan bir duvar halısı var.  


Temsillerin bunca eril olması, metinlerin patriyarkaya karşı olmasının aracıdır adeta. Savaş kaynaklı travma sonrası stres bozukluğu yaşayan karakterin adı Zafer. Bir Pirus zaferi... Yörüklerin kuzuları katledilirken, paralel Kurguda Zafer katledilen kendi kuzularına ağlıyor.

Memleket kendi kuzularına ağlayıp duruyor. Tepenin Ardı filmi, çok az çekilmiş bir konuya dair, kendi kendimize kaybettiğimiz o kuzulara dair. “Biz de yörüğüz.“, “Ama onlar kötü yörük”.

Küçük farklılıkların Narsisizmi.... Filmdeki yörükler basitçe bir etnisitenin alegorisi olmanın ötesinde, küçük farklılıkların narsisizmine kurban edilen her hangi bir ve tüm ötekilerdir adeta. Filmde “öteki“ hiç görünmez.

Bir şeyin varlığı kadar yokluğu da anlamlıdır. Öteki yoktur da sadece bizim algımızda mıdır? Bununla direkt bağlantılı olmasa da, kadraj dışı bırakıldığını bütün büyük yönetmenler gibi çok önemser Alper.

Hem etik, hem estetik, hem politik bir tercihtir. Hem de seyircinin zekasına duyulan saygı. Adamların yerde yatan Zafer’e bakış açısı.. Bir 4. Duvar ihlalidir.

Başlarken Mehmet’le ve Mehmet‘in öfkesiyle, biterken Zafer’le ve onun ölüsüyle özdeşleştirir bizi.

Ve “Zafer’i öldürenler işte” diyerek kendilerini ifşa eder Faik dede... Ama hemen sonra tepenin ardındaki bizi işaret eder. Hem Zafer oluruz. Hem Zafer’i öldürenler. Ancak şu detay önemli...


Yaşlılar yanlış yere, gençler doğru yere bakar. Ümit vardır!.. Ve o militarist müzikle kapkaranlık bir tırmanışa geçeriz tepeye doğru...Ve bu ülkeye dair yapılmış çok dürüst ve çok cesur bir duruştur Tepenin Ardı.